Ancak hastalık söz konusu ise her zaman uygulanabilir. Klinik çalışmalar, hacamat yapılanlarda herhangi bir beslenme kısıtlaması gerekmediğini belirtiyor.
Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki hacamatta amaç hücreler arası sıvıyı temizlemektir; kan çıkarmak yani damar kesmek değildir.
Hücreler arası ödemin azaltılması ve atıkların temizlenmesi ile doku gevşer, sıkışmış olan lenf ve kan damarları açılır. Kirlenen kan damarları değil, hücreler arasında bulunan sıvıdır.
Genel olarak kalp pili taşıyan hastalar, kansızlığı olanlar, organ nakli olanlar, mens ya da hamilelik döneminde olanlar, hemofili hastaları, böbrek yetmezliği olanlar, kemoterapi alanlar, düşük tansiyon hastalığı olanlar, 2 yaş altı çocuklar, yara, yanık, egzama ve varis olan bölgelere uygulanmaması gerekir.
Ancak hacamat aynı zamanda kan yapımını uyardığı için kansızlık (anemi) tedavisinde de kullanılmaktadır. "Kan kaybına neden olduğu için halsizliğe yol açar" fikri doğru değildir çünkü hacamatta amaç kan çıkarmak değil, hücreler arasındaki kirlenmiş sıvıyı çıkartıp atmaktır.
Bilimsel araştırmalara göre hacamatta çıkartılan kan ne kadar az ise, işlemin o kadar doğru yapıldığı ifade edilir.
Her uygulama gibi hacamatın da yan etkisi söz konusu olup bunlar kesin ve muhtemel yan etkiler şeklinde sınıflandırılmıştır. En ciddi yan etkisi nadir de olsa vazovagal senkop yani beyne kan akışının azalmasından kaynaklanan ani ve kısa bilinç ve duruş kaybıdır. Çok kan alınması ve sık sık yapılması durumunda demir eksikliği anemisi gelişebilir.
Bilimsel araştırmalarda dermatit, herpes enfeksiyonu, ciltte pigmentasyon ve laserasyon, servikal epidural apse, kardiyak hipertrofi, ağrıda artış gibi yan etkiler rapor edilmiştir.
Ayrıca profesyonel sağlık uzmanlarınca uygulanmaz ve gerekli sıhhi tedbirler alınmazsa enfeksiyon (Hepatit B, C, HPV veya HIV) gelişebildiği bildirilmiştir.