Gereğinden fazla kırmızı et tüketimi mide ve kolon kanseri riskini arttırıyor. Bu nedenle et tüketiminizi haftada 2 günden fazla ve toplam 350 gramı geçmeyecek şekilde sınırlandırın. Eti pişirirken kızartma ve kavurma işlemleri yerine; fırında, buharda veya haşlama işlemlerini tercih edin. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; günde 50 gr işlenmiş et tüketimi, kanser riskini yüzde 18 oranında arttırabiliyor.Bu yüzden işlenmiş et ürünlerini mümkün olduğunca tüketmeyin.
Fazla miktarda rafine şeker tüketimi hem enerji alımını hem de insülin seviyesini yükselterek yağ dokusunun artmasına neden oluyor. Artan yağ dokusu da kanser riskini yükseltebiliyor. Bu nedenle günlük tükettiğiniz şekerin toplam aldığınız enerjinin yüzde 5’ini geçmemesine özen gösterin. Örneğin günlük 2000 kalori tüketiyorsanız, bunun 100 kaloriden daha fazlası şekerden gelmemeli.
Bağırsaklar bağışıklık sistemimizin büyük bir çoğunluğundan sorumlu oluyorlar. Bağırsaklarımızdaki herhangi bir işlevsel bozukluk bağışıklık sistemimizi düşürebiliyor, bu da pek çok hastalığa davetiye çıkarabiliyor. Bu hastalıklardan biri de; kanser. “Bağırsaklarımızda iyi ve kötü bakteriler denge halindedir, ancak kötü beslenme, sigara, stres ve alkol gibi çevresel etkenlerden dolayı bu denge bozulabiliyor” uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal bu dengenin bozulmaması için yoğurt ve kefir gibi doğal probiyotik kaynaklardan yararlanmanız gerektiğini belirtiyor. Dolayısıyla günde toplam 3 su bardağı kadar yoğurt veya kefir tüketmeyi alışkanlık haline getirin.
Kansere karşı koruyucu olan tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerini içeren soya ve kanola yağı, soya fasulyesi, keten tohumu, fındık ile ceviz gibi yağlı tohumlara da diyetinizde mutlaka yer verin.