Çocuklar da depresyona girer mi?

Depresyon genel anlamıyla kişinin kendini çökkün hissetmesi sonucu hayattan zevk alamaması, hayata karşı ilgisiz olma halidir. Depresyon duygu durumu yetişkinlerde görüldüğü gibi çocuklarda da görülebilir. Çocukları gamsız, dertsiz algılama eğilimi 1970’lere kadar çocuklarda depresyon olamayacağı görüşünü hâkim kılmıştır.

Çocuklarda depresyon olabileceği anlaşıldıktan sonra çocukluk depresyonunun yetişkin depresyonundan ayıran yanları üzerinde durulmuştur. Çocuklar genelde kendilerini üzgün, isteksiz, değersiz, mutsuz hissettiklerini sözel olarak ifade etmezler. Bunun yerine sürekli mutsuz görünme, arkadaş ilişkilerinden uzaklaşma, ders başarısında düşme görülür. Çocukluk depresyonunun izleri yetişkinlikte aşırı duyarlılık, depresif kişilik bozukluğu, alkolizm şeklinde kendini gösterebilir.

Haberin Devamı

Aileler çoğu zaman çocuktaki depresyonun farkına varmazlar. Onların içe kapanık halleri karakterleri olarak algılanabilir. Aile içinde yaşanan çatışmalar, ihmal, istismar, şiddet, hastalıklar ve yas çocukluk depresyonunun nedenleri arasında yer alan en önemli etkenlerdir.

Problemli ailelerde ise çocuk problem çıkardığında suçlanır ve kapanmaya daha çok itilir. Çocuğun ihtiyaçları karşılanmaz, sevgi pek gösterilmez. Çocuklar aileden ayrılamadıkları için kendilerini mutsuz hissetseler. İlgisiz ve problemli aileleri ile yaşamaya devam etmek zorunda kalırlar. Öğrenilmiş çaresizlik duygusu içinde olan çocuk, yaşam karşısında da kendisini çaresiz hissetmeye başlar. Hayata karşı umudu ve beklentisi azalmaya başlar. Büyüdüğünde de zorluklarla mücadele etme arzusu da kalmaz. Yaşadığı her olumsuzlukta içe kapanmayı tercih edebilir. Bu nedenle çocukluk depresyonu, erişkin döneminde görülen depresyonların en belirleyicisidir.

Çocukluk depresyonu yaşayan erişkinler yaşanan olumsuzlukların faturalarını kendilerine çıkarmaya alışık olduklarından dolayı kendilerini suçlarlar ve özgüven eksikliği yaşarlar. Çocukluk depresyonu nedeniyle hayata tam tutunamama hali yetişkinlikte de devam edebilir.

Ebeveynlerin depresyon hastası olması da çocukların depresyona girme riskini arttırabilir. Özellikle annenin depresyonu çocuğu daha çok etkiler. 1300 çocuk ve ailesiyle yapılan bir araştırmada zor bir evlilik yaşayan ve depresyona giren kadınların duygusal ve fiziksel açıdan sağlıksız çocuk doğurma oranının, huzurlu, mutlu olan kadınlara göre %237 daha yüksek olduğu bulunmuştur.

Haberin Devamı

Depresyonda olan anne ilgisiz, neşesiz, içe kapanık olabilir. Yapılan gözlemlerde depresyondaki annelerin çocuklarının öz bakım ihtiyaçlarını karşılamalarına rağmen duygusal ihtiyaçlarını karşılamadıkları görülmüştür. Annenin bu hali, bebeğin donuklaşmasına, huzursuz ve tedirgin olmasına, dışa karşı ilişki kurma çabası göstermemesine neden olabilir. Bebeğin duygusal ihtiyacının karşılanmaması çocukluk ve yetişkinlik döneminde depresif karakter geliştirmesinde etkili bir unsur olabilir.

Çocuk annenin kendisine yönelmesi için ilgi çekmeye çalışabilir, sürekli ağlayabilir, hırçınlık gösterebilir. Bu durum çocuğun son çırpınışıdır. İçindeki duygusal güven hissini tamamlamak için çevreye yönelen çocuk buradan da destek bulamazsa içe kapanır.

Haberin Devamı

John Bowbly’nin Bağlanma Kuramında da bahsedildiği gibi çocuklar dünyaya başkalarıyla bağ kurmaya gelirler. Bu, hayatta kalmaları için şarttır. Bir çocuk dünyaya geldiğinde bir figüre (genellikle anne) bağlanma ihtiyacı vardır. Buna “monotropi” denir. Bu bağlanma için en kritik zaman ilk 2,5 yıldır. Bu dönemde bağlanma olmadığı takdirde bebekte nasıl tepkileri verildiğini Bowbly yuvaya bırakılan çocuklar üzerinden geliştirdiği Yuva Sendromu (Anne Yokluğu) ile açıklamaktadır. Yuvalara bırakılan bebeklerde (anne yoksunluğu) güvenli ilişki kurabileceği bir bakıcı olmaması durumunda bebeklerde ilk zamanlarda susmak bilmeyen ağlamalar ortaya çıkar. Sonrasında bebek sessizleşir, durgunlaşır ve umutsuzluk, iştah kaybı ile birlikte fiziksel gelişimin yavaşladığı görülür. Bebeğin bu tepkileri anaklitik depresyon tablosu olarak tanımlanır. Anaklitik depresyon süreci geçiren bebeklerin yetişkinlikteki sosyal, fiziksel ve psikolojik gelişimlerinde sorunların olması oldukça olasıdır.

Çocukları depresyona iten birçok sebep olabilir. Hamilelik sürecinde annenin depresif ruh hali, bebeklik dönemi ebeveyn ilgisizliği nedeniyle ruhsal ihtiyaçlarının karşılanmaması, depresif ruh halinin karakterize olmasına neden olabilir. Bu depresif karakter ilerleyen yaşlarında devam edip tüm yaşamını etkileyebilir.

Çocukluk depresyonunun altında yatan olası ilgi kaybı ve yoksunluk durumunun neden olduğu duygusal açlık durumunun dışında bu ihtiyaçları karşılandığı halde çoğunlukla çevresel faktörlerden dolayı çocuklarda depresif belirtiler (içe kapanma, sessizlik, keyifsizlik, ilgisizlik, akademik başarı da düşüklük vs.) görülebilir. Bu durumlarda çocukla bağ kurmak, onu dinlemek ve anlamak, sorununa çözüm aramak önemlidir. Çocuklarınızı gözlemleyin ve onların fiziksel ihtiyaçlarını karşılamanın yanında ruhsal ihtiyaçlarını (koşulsuz sevgi, kabul görme, anlaşılma vs.) da karşılamayı ihmal etmeyin. Çocuğunuzda gözlemlediğiniz depresif belirtiler; şiddetli, uzun süreli ve yaşam kalitesini düşürecek kadar etkiliyse bir uzman desteği almayı ihmal etmeyiniz.

Not: Bu makalede yer alan ifadelerle tıbbi tanı konamaz. Tıbbi tanı ve tedavi için uzman desteği alınız.