‘Mayomu giyer, denizime girerim’70'lerin gitarıyla barış türküleri çalan çiçek çocuğu Yasemin Kumral, şimdi Tayyip Erdoğan'ın partisinin kurucularından... Bu geçiş nasıl oldu, Atatürk ve Mevlana'yı kılavuz edinen Kumral anlattı....BULUŞMALAR / AHMET TULGARyetmişli yıllarda elde gitar barşıçıl şarkılar söyleyen, Türk çiçek çocuklarından Yasemin Kumral, geçtiğimiz hafta kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucu üyesi oldu.
Kumral'ın bugünkü tercihi geçmişinin bugününe yansıyışı, yani bir süreklilik miydi ya da geçmişinden bir kopuş muydu? Sorularımızı bunu merak ettiğimiz için sorduk:
Moda Deniz Kulübü'nün üyesi misiniz?
Tabii. Çok eskiden, anne babadan.
Aslında bu semt, yani Kadıköy, Moda, bu kulüpler Kemalizm'in taşıyıcısı olmuşlardır. Kemalizm'in altın çağını hatırlatırlar. Kemalist ve Batıcıl bir aileden mi geliyorsunuz?
Annem, ilkokulu bile Moda'da İtalyan sörlerinin mektebinde okumuş. Daha kanun çıkmamışmış "Türk çocukları ilkokulu Türk mektebinde okumalıdırlar" diye.
Siz de yabancı okulda, kolejde mi okudunuz?
Ben orta okuldayken babam resmi vazifeyle İtalya'ya gönderildi. Roma'da okudum. Gitarı da orada öğrendim.
Hem ilk meclis hem dergâh...Kemalist bir babanın kızısınız, değil mi?
Eh, ben de öyleyim zaten. Babam Türkiye'nin sayılı Kemalistlerinden, annem, ben, bütün sülalem. Babam Manastırlı'dır. Mustafa Kemal'in okuduğu bölge. Fethi Okyar'ın akrabasıdır babam. İlk Meclis başkanımız Sayın Kazım Oskay annemin akrabasıdır.
Tam bir Cumhuriyet ailesi yani...
Bunun dışında pek bilinmeyen bir şey daha: Üsküp'te hâlâ dergâhı devam eden Sadi Şeyhi Şeyh Murteza Efendi'nin de torunuyum. Bu dedem aynı zamanda Mevlana'nın da çok büyük bir hayranı. Biz de Mevlana'nın beyitleriyle büyüdük. Biliyorsunuz bütün dünyada çok medar - ı iftihar boyutlarında iki kişiye sahibiz. Birisi canımızdan öte sevdiğimiz Sayın Mustafa Kemal Atatürk, diğeri de Hazreti Mevlana. Yurtdışına gittiğimde ikisiyle iftihar ediyorum, şimdi bir de Galatasaray eklendi. (Gülüyor).
Tasavvufla ilgileniyor musunuz?
Tasavvuf engin bir denizdir ve tahsil gerektirdiği için herkes böyle ha deyince içine giremiyor. Şöyle tanımlayabilirim: Akılla gönülün nikahıdır tasavvuf.
Ama tasavvuf ya da Anadolu İslamı'nın özgürlükçü, otorite karşıtı oluşu iktidarın pek işine gelmemiş anlaşılan ki, bugün Sünni İslam resmi din olmuş. Ve İslamcı partiler bu resmi İslam'dan besleniyor.
Evet, Sünnilik bugün birinci planda. Ama benim dünya görüşümde mezhep ayrımı yoktur.
Çiçek çocuğu ve pasifist ...Dinler, iktidar ya da iktidar aygıtı olduğunda, politize edildiğinde daha baskıcı oluyorlar değil mi?
İnsan menfaatleri meydana çıktığı an çok yanlış yollara sapabiliyor.
Siz 70'lerde ortaya çıktığınızda, Füsün Önal ya da Seyyal Taner gibi cafcaflı kıyafetlerle, şıkır şıkır bir müzikle değil, daha çok Batı'daki sola yakın...
Barışçıl.
Joan Baez, tarzı şarkıcılar gibiydiniz. Sade giysiler, uzun düz saçlar, elde sadece bir gitar...
Evet, pasifist.
Soldan etkilenmiş...
Sol demeyeceğim ama onda da çok güzel şeyler buldum her 'izm'de olduğu gibi. Beni hep iyi tarafları ilgilendirmiştir. Ama ben genetik olarak belki de Mevlana'ın o ünlü sözüne uygun sürdürürüm hayatım: "Dün dünde kaldı cancağızım / Artık yeni bir şeyler söylemek lazım. Bir de "Ben insanların kötü taraflarını gören gözlerimi kör ettim" der Hazreti Pir, Mevlana. Ben hep böyle büyüdüm. Değişmedim ama bulunduğum yerde de çakılı kalmadım.
Ama şimdi bir partide politika yapıyorsunuz: Adalet ve Kalkınma Partisi. İnsanların kötü taraflarını görmezseniz, nasıl eleştirel olacaksınız, kullanılmadığınızı fark edeceksiniz?
Hayır, o değil tabii. O söz bir simgedir. her şeyin altında kötülük arayanlara bir göndermedir.
Kıbrıs Harekatı sırasında enternasyonalist bir barış şarkısı yapmıştınız...
Hala enternasyonalistim. Bu konudaki fikirlerim değişemezdi çünkü onlar dünyanın çok yüksek standartlarıydı.
Sonra evlendiniz ve pek ortalıkta görünmediniz...
Çocuklarım olsun istedim. Şimdi büyüdüler tabii, kimisi Los Angeles'ta okuyor, kimisi burada üniversite okuyor.
Los Angeles dediniz de, siz Amerikan vatandaşı değilsiniz, değil mi? Bunu atlamak istemem.
(Gülüyor). Hayır, değilim. Sonra kendimi kimsesiz çocuklara adadım. Kocam ve ben birlikte bir
okul sahibi olduk. Şimdi orada diğer öğrencilerin yanında kimsesiz çocukları çok lüks şartlarda parasız olarak okutuyorum. Belki siyasette de ilk bu çocukların durumunu düzeltirim, mesela 18 yaşındaki kimsesiz kızların iş bulunmadan yurtlardan çıkarılmasını engellerim.
‘Ben yobaz değilim’AKP'nin kurucuları arasında yer almanız nedeniyle çevrenizden, ailenizden olumsuz tepki almadınız mı?
Hayır, almadım. Çünkü benim çizgimi yakınlarım çok iyi bilirler. Yani bunun yeni bir yöneliş olmadığını, Allah'a olan inancımın asla yeni bir şey olmadığını çok iyi bilirler. Ve bununla iftihar ederler. Ben asla yobaz biri değilim ki. Modern, olması gereken bir kadın profiliyim diyebilirim. Hem uygarlık konusunda asla sınır tanımayan, geniş açılı düşünen ama güzel ahlak demek olan dinimiz konusunda da kurallara uyan bir insanım.
‘Radikal şıklığın maşası değilim’ Batı'da son bir yılda burjuvazi içinde, elit kesimlerde insanlar kendilerinden pek beklenmeyen politik, sosyal inisiyatiflere katılıyorlar, uçtaki görüşlere destek veriyorlar. Bu trend'e de radikal şıklık (radical chic) deniyor. Siz de bu partiye radikal şıklık olsun diye katılmış olabilir misiniz?
Bunu şıklık olarak düşünmüyorum. Bu benim geçmişimden bugüne, damarlarımda akan kanla birlikte gelmiş bir şey. İnanç meselesi. Ve mümkün olduğu kadar bu inanca uygun hayatımı sürdürebilmek meselesidir.
Peki, ya sizi vitrin olarak kullanırlarsa...
Böyle bir şey aklımdan bile geçmez. "Ondan kork, bundan kork, ay şu ne der", bunlar insanı hapseder, esir eder.
Tayyip Bey ve partinin ileri gelenleriyle fikirleriniz örtüşüyor mu konuştuğunuzda?
Bana saygı, anlayış gösteriyorlar. Zaman zaman konuşuyoruz. Uygarlıkla ilgili fikirlerimi çok normal bir şekilde kabul ediyorlar.
Tayyip Bey'i kadın taraftarları neredeyse bir mani içinde seviyorlar. Tayyip Bey maçolukla, erkek cazibesiyle biraz oynuyor mu?
Kadınların bu tür bir ilgisini hissetmedim ama Tayyip Bey renkli bir sima, ciddi bir insan. İyi bir aile babası. Belediye başkanıyken de iyi hizmetler yaptığını kimse inkar edemez.
‘Kapı kapı dolaşamazdım’Sanki sizin çevrenizden birisi DYP'den CHP'ye uzanan daha uslu, ele avuca gelir bir partiye üye olmalıymış gibi geliyor.
Olabilir. Ayrıca beni partilerinde görmedikleri için üzüldüğünü söyleyen çok insan çıktı şimdi ortaya. Ama yeni kurulan bu partiydi.
ÖDP kurulurken ÖDP'ye niye geçmediniz?
Ama ben kapı kapı parti dolaşacak konumumu çoktan gerilerde bıraktım. Onlar beni keşfettiler, başka bir anlamla değerimi fark ettiler. Ben de inceledim ve işte Mevlana'nın sözüne geldik: "Yeni bir şeyler söylemek lazım." Ben inançlı bir insanım, bundan da gurur duyuyorum ama halim de ortada, görüyorsunuz, son derece de modern bir nsanım. (Kıyafetini gösteriyor). Mayomu giyer, denizime girerim.
Tayyip Bey belediye başkanı seçildiğinde kente sınıf mücadelesi açısından bakacağını söylemişti. Belediye tesislerini alt sınıflara açtı. Biz ise şimdi insanların sınıfsal konumlarına göre üye olduğu bir kulüpteyiz.
Sizi çay bahçesine çağıracaktım ama fazla mütevazı olur diye buraya davet ettim.
YAŞAM