Psikiyatri Uzmanı Dr.Öğr. Üyesi Semra Baripoğlu

Psikiyatri Uzmanı Dr.Öğr. Üyesi Semra Baripoğlu

semrabaripoglu@npistanbul.com

Tüm Yazıları

Son yıllarda iletişim araçlarının çeşitlenmesi, basın-yayın organlarının da katkısıyla, ruh sağlığı ve hastalıkları konusu toplumun her dönem gündemde olmaya devam ediyor. Bazı psikiyatrik hastalıkların özel günleri ve haftalar olması, o günlerde hastalıkların enine boyuna konuşulup tartışılması,  toplumsal farkındalık seviyesini yükseltiyor ve vakit kaybetmeden tıbbi destek alınmasını sağlıyor.

Toplumun psikiyatrik hastalıklara bakışı geçtiğimiz dönemlere göre olumlu yönde gelişme gösterse de, bir konu var ki halen bireyleri ürkütüyor. O da ‘psikiyatri kliniğinde yatarak tedavi alma’ konusu.

Haberin Devamı

Öyle ki aile bireyleri içlerinden birinin hastalık tablosunun ne kadar tehlikeli boyuta ulaştığını görmekten ve kabullenmekten bile kaçınıyorlar. Örneğin, şüpheleri nedeniyle evin içine dinleme cihazı ve kamera yerleştirmiş, eşini sürekli “Sen şununla/bununla ilişki kuruyorsun” diye suçlayan, eşine şiddet uygulayan, eşi bu yüzden evi terk etmiş olan bir hastanın yakınları bile, durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamaktan uzak, tabloyu basitleştirerek anlatıyor, kişinin hastanede yatırılarak tedavi alması önerisine sıcak bakmayabiliyorlar. Maalesef sorunu görmezden gelmek hastanın da ailenin de hiçbir işine yaramıyor, yalnızca daha çok büyümesine neden oluyor.

İnsanların psikiyatri kliniklerine yatmak istemeyişinin altında, çeşitli toplumsal ve bireysel etmenleri sayabiliriz:

-Bazı olgularda hasta ve/veya ailesi, içinde bulunduğu toplumdan dışlanma kaygısını çok yoğun yaşar ve mutlak gerektiği halde yatarak tedaviyi reddeder. Bu tercihin gerisinde, “psikiyatrik hasta” olarak etiketlenme korkusu vardır.

-Bazı olgularda da, bireysel etmenler, örneğin kişilik özellikleri ya da hastalığa bağlı muhakeme kusuru kişinin hastaneye yatmayı reddetmesine yol açabilir.

-Aile bireyleri çocuğunun/ebeveyninin/eşinin klinikte yatarak tedavi sonrasında kendisine kızmasından, ilişkilerinin bozulmasından korkabilir

-Aile bireylerinden birinin “psikiyatri kliniğinde yattığını eşe-dosta nasıl söyleyeceğiz?”

Haberin Devamı

-“Psikiyatri kliniğinde yatmış kızımızı/oğlumuzu sonrasında nasıl evlendireceğiz?” kaygısı taşıyabilirler

-“Hastamız orada yatarsa çok üzülür, hastalığı daha kötü olur” ve benzeri kaygılar yaşayabilirler.

Psikiyatri kliniğinde yatarak tedavi görme nedir, ne değildir

Ne yazık ki bazen hastalık belirtileri alevlenme gösterir ve o dönemde kişinin hem kendi hem çevresinin güvenliği için hastanede, kontrollü bir ortamda kalması zorunluluktur. 

Örneğin majör depresyon da denen ağır çökkünlük, hayattan tamamen vaz geçmişlik hali, ilgi-istek kaybı ile karakterize hastalıkta, hayatı tehdit eden kilo kaybı, ölüm düşünceleri gibi belirtiler de varsa, hasta daha önce aldığı tedavilerden yarar görmemişse yatırılarak tedavi mutlaka gündeme alınmalıdır.

Yakın geçmişte intihar girişimi olan bir hastanın tekrar girişimde bulunma riski çok yüksektir ve yatarak tedavi ilk seçenektir.

Bireyin kendisine ya da çevresine zarar verici davranışlara yol açan manik atak, şizofreni atağı, ergenlerde ölüm riski barındıran ağır kilo kaybıyla giden yeme bozuklukları (Anoreksiya/Bulimiya) vb. klinik tablolarda, hastanede yatarak tedavi birinci tercihtir.

Haberin Devamı

Kendisi için çok korkutucu paranoyaları olan, bunların etkisiyle/bir anlık öfke ile intihar girişimi, ya da ateşli/kesici silahla başkasını yaralama/öldürme riski bulunan hastalar için de, yatırılarak tedavi mutlak zorunluluktur.

Yatarak tedavi kararını, hastanın durumuna göre doktor verir. Yatış gerekliyse bu önerisini hasta ve ailesine bildirir. Hastanın kendilerini suçlamasından korkan yakınları, yatış kararının tıbbi bir karar olduğunu ve doktor tarafından önerildiğini söyleyerek kendi ilişkilerinin zarar görmesinin önüne geçebilirler.

Yatarak tedavi görmenin hasta için avantajları nelerdir?

Başlangıçta isteksiz de olsalar, hastalar bir süre sonra yatarak tedavinin olumlu etkilerini kendileri de fark eder. Hastanın dış ortamından uzaklaşması, kendisiyle baş başa kalması, klinikte benzer sorunları yaşayan diğer hastalarla aynı ortamı paylaşması, grup terapilerine katılması, kendisinin farkındalığını artırarak durumu kabullenmesini, hastalıkla mücadele gücü kazanmasını sağlar. 

Yatarak tedavinin diğer bir önemli avantajı, hastanın 24 saat tedavi ekibinin gözetimi altında bulunmasıdır. Bu sistem, tedavi ekibine hasta ve ailesine dair ayaktan tedavide görülemeyen, başka bazı verileri de sağlar, aile içi ilişkilere ışık tutar.