Psikiyatri Uzmanı Dr.Öğr. Üyesi Semra Baripoğlu

Psikiyatri Uzmanı Dr.Öğr. Üyesi Semra Baripoğlu

semrabaripoglu@npistanbul.com

Tüm Yazıları

Şizofreni; kişide düşünce, algılama, konuşma ve davranış problemleriyle kendini gösteren, kişinin gerçek dünyadan koptuğu, kendine ait bir dünyada yaşadığı izlenimi uyandıran beyin hastalığıdır.

Hastanın çevresinde olup bitenleri değerlendirme biçimi, olaylara bakışı, diğer insanlarla ilişkisi hastalığın etkisi ile tekrar şekillenir. Kişi için yaşadığı toplumun değer verdiği kavramlar anlamsız hale gelirken kendi dünyasında oluşmuş inançları, değerleri, korkular ve düşünceler ön plana çıkar.

Kalıtımsal yatkınlık şizofrenide güçlü bir etken

Haberin Devamı

Hastalığın ortaya çıkışında tek bir neden yoktur. Tüm psikiyatrik hastalıklar gibi, biyo-psiko-sosyal boyutlarıyla açıklanmaktadır. Kalıtımsal yatkınlık oldukça güçlü bir etmendir.

Kalıtımsal nedenler (aile bireylerinde de benzer hastalıkların var oluşu)

Beyindeki yapısal değişiklikler

Beyindeki kimyasal düzensizlik

Çevresel faktörlerin rolü (aile tutumu, stres, travmatik yaşantılar)

Psikoaktif (uyuşturucu) madde kullanımı

 Bu belirtiler şizofreniye işaret ediyor

Aşağıdaki belirtilerin biri veya birkaçını kendi hastanızda görebilirsiniz: 

-Dağınık, tutarsız ve anlamsız konuşmalar,

-Kendi kendine konuşma veya gülme,

-Beyninin kontrol edildiği, düşüncelerinin okunduğu / çalındığı / TV’den yayıldığı, beynine dışarıdan düşünce sokulduğu inancı,

-Bazı kontrol edici güçlerin varlığına inanma, kendisi üzerinde deneyler yapmaları, kurban olduğu inancı,

-Çevrede olup biten her olayın kendisinin kötülüğü için gerçekleştiği inancı,

-Diğer insanların kendisinin kötülüğünü istediğini ve kendisine karşı komplo kurulduğunu düşünme, ihanet edildiği düşüncesi, zehirlenme, takip edilme düşünceleri gibi aşırı şüpheci olması,

-Kendisinin özel ve seçilmiş biri olduğuna düşünme; örneğin İsa, Mehdi, Peygamber ya da kurtarıcı olmak gibi seçilmiş ve özel olduğuna inandığı kimliklere bürünme,

-Sosyal olarak içe çekilme, evden dışarı çıkmak istememe, eskiden görüştüğü arkadaş ve akrabalarla görüşmekten kaçınma,

-Çevrede olup bitenlere karşı ilgisizlik,

-Banyo yapmak istememe, kişisel bakımın ihmali gibi öz bakımında azalma.

Haberin Devamı

Şizofreni ile yaşamak: Ne yapmalı, nasıl davranmalı

Şizofreni tanısı almış yakınınız için neler yapabilirsiniz?

Öncelikle hastalık ve tedavi süreci konusunda bilgi sahibi olmalısınız. Bunun için hastanın doktoru ve terapistinden hem genel olarak hastalık hakkında bilgi almalı hem de özel olarak kendi hastanız hakkında düzenli olarak bilgi alışverişinde bulunmalısınız.

Şizofreni tanısı alan hastanın tedavisi uzun yıllar, çoğu kez yaşam boyu sürmek durumundadır. Belirtiler önemli oranda azalsa bile tedavi kesilmez çünkü kesildiği zaman maalesef kısa/orta vadede mutlaka belirtilerde alevlenme görülmektedir. Tedavide öncelikli hedef hastalık alevlenmelerinin önlenmesi, hastanın işlevselliğinin en üst düzeyde tutulmasıdır. Tedavinin başarısı için bu sürekliliği sağlamak çoğu zaman hasta yakınlarına düşer.

Öncelikle, hastanın ilaçlarını alıp almadığını kontrol etmek gerekir. Eğer hasta ilaç almayı reddediyorsa hemen doktoruna bilgi verilmeli, önerisine göre hareket edilmelidir. Doktorun bilgisi ve onayı dışında ilaçların dozlarını değiştirmek bile hastalığın alevlenmesine, belki de bir sonraki atağın daha şiddetli gelmesine ve hastanın yatarak tedavisi alması gerekliliğine yol açabilir.

Haberin Devamı

“Ya bir daha hastalık tekrarlarsa” endişesi bu süreçte olağandır. Ancak tedavi uyumu ve iş birliği ile bu riskin en aza ineceğini unutmayın.

Tedavi sürerken hastanın düzenli ve kaliteli bir uykusunun olmasına dikkat etmek önemlidir. Uyku bozukluğu varsa, mutlaka doktorla paylaşılmalı ve çözüm aranmalıdır. Bozuk uyku düzeni hastanın duygu durumunda bozulmaya yol açar, tedavi seyrini bozar.

Hastanın özellikle de açık havada, düzenli egzersiz yapmasını sağlayın. Kan dolaşımının en uygun düzeyde seyretmesi beynin oksijenlenmesi için gereklidir. Gün ışığı da beyin sağlığı için önemli bir ihtiyaçtır.

Alkol ve uyuşturucu kullanımından uzak tutulmalı

Alkol ve uyuşturucu kullanımından uzak durmasını sağlayın. Kullanımı halinde, hem beyin hücrelerine direkt olumsuz etkileri, hem de ilaçlarla etkileşimleri nedeniyle hayati tehlike yaratabilirler. 

Çay, kahve, kola ve sigara kullanımının makul düzeyde olmasına dikkat edin.

Sosyal ortamlardan soyutlanması ve hastanın eve yönlendirilmesi doğru değildir. Mümkün olduğunca sosyal çevresinin geniş ve sosyal aktiviteler ile meşgul olması hastaya iyi gelecektir. Bu konuda desteklenmesi önemlidir. Kendisini hazır hissettiğinde de, aşırı stres yaratmayacak bir iş olması kaydıyla,  iş hayatına başlaması için destek olmanız hastaya çok iyi gelecektir.

Bu desteği sunarken, baskı ve kontrol şeklinde hissedeceği noktaya taşımamaya özen gösterin. Yaşamı ile ilgili kararları siz almayın, aşırı koruyucu ve yönlendirici tutumlardan uzak durun.

Yoğun strese maruz kalmanın hastalığı tetikleyebileceği unutulmamalıdır. Hastayı stres faktörlerinden uzak tutmak ve varsa aile içi çatışmaları en aza indirmek kritik öneme sahiptir. Aile içinde, herkesin birbirine karşı abartılı ve negatif duygu ifadeleri kullanmasından kaçınmak gereklidir.

Sorumlulukları konusunda yüreklendirilmeli

Hasta kendi öz bakımını yapması ve evdeki sorumlulukları paylaşması için yüreklendirmeli, becerilerinin gelişmesine olanak verilmelidir.

Gerçek dışı düşüncelerinin hakkında aksine inandırmak ya da o düşünceden vazgeçirmek için hastayla tartışmaktan kaçınmalısınız. Böyle bir tutum hastayı savunmaya itebilir, gerilimi artırır. Düşüncelerde tehlikeli bir artış sezerseniz, hemen doktoruna bilgi verip tedavi planının gözden geçirilmesini sağlayabilirsiniz.

Bazen sizi çok yoran konuşmaları ve davranışları olabilir. Bunları hastalık etkisiyle, elinde olmadan yaptığını akılda tutmalısınız. Hastaya bağırmak, eleştirmek, bilerek yaptığını ima eden herhangi bir söz veya tutum onu da, ilişkinizi de yıpratacaktır. Bundan kaçınmalısınız.

Hastanızla ilgili orta/uzun vadedeki beklentilerinizi gerçekçi düzeylerde tutmak onu da sizi de rahatlatacaktır. Her hasta kendine özel ve biriciktir. Doktoru ve psikoloğundan alacağınız bilgiler ve sunacağınız destekle, sizin hastanız da en üst düzeyde işlevselliği yakalayacaktır.