Senem Aydın

Senem Aydın

senem.aydin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Melisa Tapan'ın kurucusu olduğu Gate 27, güncel sanat üretimini odağına alsa da zanaat, mimarlık, küratörlük, tasarım gibi disiplinlerden kişileri de ağırlayan, uluslararası bir konuk sanatçı programı. "Yaratıcıların hayallerini destekliyoruz" diyen Tapan'la Gate 27'yi, sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk. 

Gate 27 bir konuk evi olarak sanat dünyasına yeni bir soluk getirdi. Kuruluş hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

Gate 27 gibi, kültür-sanatın farklı disiplinlerinden insanların bir arada üretebileceği, çalışabileceği ve yeni ağlar oluşturabileceği bir mekan yaratma fikri, İngiltere’de lisansımı tamamladıktan sonra ABD’ye giderek Columbia Üniversitesi'nin Ekonomik ve Siyasi Kalkınma programında eğitim gördüğüm süreçte şekillendi. Bu dönemde, birbirinden farklı kabul edilseler de aslında birbirini besleyen disiplinlerde çalışan insanların bir araya gelince yapabildiklerine şahit oldum. Ailem sayesinde küçük yaşta edindiğim kültür sanat ve filantropi alanlarındaki bilgim ve farkındalığım da bu deneyimlerle birleşince ortaya böyle bir kurgu çıktı. Çeşitli sanat kurumlarını, misafir sanatçı programlarını ziyaret ettiğim, birçok kültür-sanat profesyoneliyle görüştüğüm bir araştırma sürecinin ardından daha somut adımlar atmaya başladım. Sevgili Beral Madra, Dr. Nazan Ölçer, Doç. Dr. Selçuk Artut ve Prof. Dr. Ahu Antmen’i bu yeni oluşumun danışma kurulunun üyeleri olmaya davet ettim. Altyapı çalışmalarının da tamamlanmasıyla 2019’un kasım ayında konuk sanatçı pilot programımızı başlattık. 

Haberin Devamı

Bugüne kadar 50 sanatçı ve araştırmacıyı ağırlamışsınız. İş birliklerinde öncelikleriniz neler? 

Evet, bugüne dek Yeniköy ve Ayvalık’taki konuk evlerimizde farklı disiplinlerde çalışan toplamda 50’den fazla sanatçı, araştırmacı ve küratörü ağırladık. Bu isimlerin seçilmesinde bizim için her zaman öncelikli olan çalışma alanları ve projelerinin niteliği oldu. Ayrıca hem kullandıkları teknik ve malzemelerdeki hem de yaş, coğrafya, cinsiyet gibi noktalarda çeşitliliği önemsedik. Yaptığımız iş birliklerinde ise yerli ve uluslararası kurumlarla birlikte hareket ederek ağlarımızı genişletmeyi, bu süreçte de öğrenmeye, gelişmeye devam etmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla yaptıkları işte en iyilerden olan, birikimine güvendiğimiz kurumlarla çalışmayı tercih ediyoruz. Marina Abramovic Enstitüsü, Huma Kabakçı’nın Londra’da kurduğu OpenSpace, dünyanın en etkili konuk sanatçı programlarından Residency Unlimited ve İKSV, bugüne dek iş birliği yaptığımız kimi isimler. Önümüzdeki dönemde yine odaklandığımız konularda ortak projeler gerçekleştirebileceğimiz kurumlarla birlikte yol alacağız.  Yaratıcıların hayallerini gerçekleştirmelerini destekleyen bir platform Gate 27…

Haberin Devamı

Melisa Tapan: Yaratıcıların hayallerini destekliyoruz

Sürdürülebilirlik konusunda çalışmalarınıza da devam ediyorsunuz... Sürdürülebilirlik konseptini hangi başlıklar altında değerlendirirdiniz? 

Gate 27’nin sürdürülebilirlikle ilgili çalışmaları çok katmanlı diyebilirim; öncelikle bu konuya önem veren bir kurum olarak buradaki yaşantımızda sürdürülebilir alışkanlıklar edinmek, edindiklerimizi geliştirmek için çabalıyoruz. Özellikle Yeniköy’deki mekanımız yağmur sularının toplandığı, bir permakültür bahçesinin işlendiği, çevreci ürünlerin kullanıldığı örnek bir yere dönüştü. Diğer taraftan program dahilinde sürdürülebilirlik konusuna değen sanatçıları misafir ediyor, bu konuda değer yaratan kişilerle iletişim ve bilgi ağımızı genişletiyoruz. Bu kapsamda daha önce farklı alanlardan sürdürülebilirlik konusunda çalışan profesyonelleri sanatçılarla bir araya getirip bilgi paylaşımını teşvik ettik.

Haberin Devamı

Gate 27’nin odaklandığı bir başka başlık olan yaratıcı-zanaatkar iş birlikleri de, aslında bir tarafıyla sürdürülebilirlik konusuyla dirsek teması içinde. İlk konuklarımızdan olan tasarımcı-sanatçı Bilal Yılmaz ile küratör Lydia Chatziiakavou’nun uzun zamandır üzerinde çalıştığı bu konuyu araştırdıkça aslında zanaatın yerel ekonomiyi güçlendiren, fazla tüketimi engelleyen yönünü, yenilikçi taraflarını ve yeni ağlar kurma potansiyelini gördük. İstanbul’un zengin zanaat kültürüne farklı bir gözden bakabilmeyi, sanatçı ve zanaat etkileşimi çerçevesinde her iki pratiğe de yeni katmanlar eklemeyi sağlayan yaratıcı yaklaşımları deneysel bir üretim alanı altında bir araya getiren bir program oluşturduk. Bilal’in sözlerini ödünç alırsam, bu program zanaatı “Miadını doldurmuş bir üretim formundan öte, yaratıcı aktörlerin fikirlerini gerçekleştirebileceği alternatif, sosyal ve sürdürülebilir bir üretim modelinin parçası olarak ele alıyor ve zanaatın gelecek ihtimallerini ve potansiyelini görünür kılmaya çalışıyor”... 

'Ailemiz giderek büyüyor' 

Ekonomik kalkınma kapsamında sanat ile zanaatı bir araya getirmekten bahsettiniz. Süreci paylaşabilir misiniz?

Bu programı özel ve katmanlı kılan, programı hazırlayan Bilal Yılmaz ve Lydia’nın Chatziiakavou’nun uzun süredir bu konuyla ilgileniyor olmaları. Lydia 15 yıldır sanat yoluyla toplumsal değişim üzerine çalışan ve Selanik'teki Artbox isimli yaratıcı sanat yönetimi ofisinin eş direktörlüğünü yapan deneyimli bir küratör. Bilal ise 2012'den beri zanaatkarların haritalandırılması ve yaratıcı üretimdeki potansiyelleri üzerine geniş bir saha araştırması yürütüyor. Zanaat üzerine yaptığı çalışmalar şimdiye dek 2. İstanbul Tasarım Bienali, 15. İstanbul Bienali ve Uluslararası Arte Util Arşivi’nde yer aldı. İki yıl önce Gate 27 Ayvalık'ta ağırladığımız çift, hem Ayvalık’taki zanaatkarların haritasını çıkardılar hem de deneyimlerini bir araya getirerek zanaat üzerine sosyal etki yaratan çalışmalar yapmayı amaçlayan uluslararası Yaratıcı-Zanaat Platformu projesinin temellerini attılar. 

Yaratıcı-Zanaat İşbirliği Konuk Sanatçı Programı, bu platformun çıktılarından biri ve ilki. Programın ilk konuğu Pakistanlı sanatçı Mahzaib Zain, İstanbul’da bulunduğu sürede zanaat atölyelerindeki üretim çeşitliliğini ve zenginliğini deneyimledi, ardından İstanbul'un en deneyimli kalemkârlarından Tomas Usta ile birlikte çalıştı ve bu iş birliğinin bir meyvesi olarak çok değerli bir çalışma ortaya koydu. Bilal ve Lydia ise deneyimleri ile tüm sürecin kontrol altında ilerlemesini sağlarken hem kavramsal olarak hem de üretim anlamında başarılı bir iş birliğinin gerçekleşebilmesini mümkün kıldılar.

Melisa Tapan: Yaratıcıların hayallerini destekliyoruz

Gate 27'nin 2023 hedefleri arasında neler var?

Ailemiz giderek büyüyor ve tanıştığımız kişi ve kurumlar, dahil olduğumuz ağlar, uzun vadede Gate 27’yi deneyimlerden süzülen bir birikime sahip bir kuruma dönüştürecek diye ümit ediyorum. Şu anda küçük adımlarla ilerliyor, hem farklı ülke ve disiplinlerden sanatçıları konuk etmeye hem de iş birliklerimizi sürdürüp geliştirmeye devam ediyoruz. Kendi disiplinlerine önemli katkı sağlayan kurumlarla birlikte yeni projeler gerçekleştirmeyi, kurumun öğrenmesi ve gelişmesi açısından değerli buluyorum. Yerelde ağlarımızı güçlendirmek de her zaman programımızda. IPCMve İKSV iş birliği kapsamında farklı disiplinlerden katılımcılarla sürdürülebilirliği ele aldığımız 'Keşif Konuşmaları Serisi' düzenledik. Bir başka iş birliğimiz ise Türkiye’nin en önemli moda markalarından MACHKA’nın konuk sanatçılarımıza üretim desteği vermesiyle oldu. 

'Küçük şeylerden mutlu olmayı dedemden öğrendim' 

Bir sanat fuarının en önemli hedef kitlesi koleksiyonerlerdir. Siz sanat koleksiyonu yapıyor musunuz? 

Ben şahsen eserlerin üretim süreçlerini merak ediyor ve bu süreçten zevk alıyorum. Dolayısıyla satın alıp evime astığım eser sayısı, koleksiyon diyemeyeceğim kadar azdır. Diğer taraftan, Gate 27 kapsamında oluşturduğumuz bir koleksiyonumuz var; konuk ettiğimiz sanatçıların buradaki üretim süreçlerini ve projelerini iyi yansıttığına inandığımız işlerden oluşan bir koleksiyon bu. Gate 27’de yapılanları anlatmamıza yardımcı olurken, sanatçıları da program sürecinin ardından temsil etmemize, onları doğru kişi ve kurumlarla bir araya getirmeye devam etmemize aracı oluyor. Gate 27 topluluğu genişledikçe koleksiyonumuz da büyüyor. 

Melisa Tapan: Yaratıcıların hayallerini destekliyoruz

Dedeniz Sakıp Sabancı hakkında neler hatırlıyorsunuz? Neler öğütlerdi sizlere?

Dedem Anadolu’yu, doğayı, hayvanları çok seven bir insandı. Ben küçük şeylerden büyük mutluluk duymayı dedemden öğrendim. Ayrıca tasarrufa büyük önem verirdi. Bugün sürdürülebilirlik ve ekonomik kalkınma hakkında konuştuğumuz birçok şeyi o hayatında uyguluyordu. Onun bana aktardığı bakış açısı kendi yolumu çizmemde ve Gate 27’yi kurmamda büyük rol oynadı. Benimsediği değerlerin izini hep sürdüm ve biraz da bu sayede kapsayıcı, sürdürülebilirliğe önem veren, doğaya ve yaşama şefkatle yaklaşan; üretime, yeteneğe, zanaata, emeğe önem veren bir kurum olduk.