Tom Ford

Bir tasarımcının sınırları var mıdır? Bu soru sanırım moda sektörü içinde en çok Tom Ford'a sorulmuştur. Kendisine hakim olması söz konusu olduğu yerlerde bile kendisini tutamadığını samimi bir dille itiraf eden namı diğer Mr. Ford, zamanımızın en yaratıcı ve "uçlarda" yaşayan tasarımcısı.

40'lı yaşlarının sonuna gelen, ancak hayat enerjisinden hiçbir şey kaybetmeden yoluna "hızla" devam eden tasarımcı, uzun yıllar dur durak bilmeyecek gibi gözüküyor. Karl Lagerfeld gibi ilerlemiş yaşlarına rağmen kimsenin istemedikçe enerjisini kaybetmeyeceğine ve ismini yaşatabileceğine her daim inananlardan.

Kendisini çok yakın zamanda olmasa bile yönetmenlik denemesi olan "A Single Man" ile yeniden tanıdığımız Mr. Ford, yeni çalışmasına çoktan başlamış ve bir komedi filmi çekmek için kadrosunu belirleyerek, çekim mekanlarına karar vermekle, hikayenin gidiş hattına göre nasıl şekilleneceğine dair, kemik kadrosu ile toplantılar yapar haldeymiş. Tasarımcı hakkında yabancı kaynaklı bir basın mecrasından aldığımız en taze haber bu oluyor.

Geçtiğimiz yıl altı yıllık bir aradan sonra 12 Eylül'de New York'ta adına yakışır bir defile yaparak moda dünyasına geri dönüşünü uzun süre basın kanallarında konuşularak kutlayan Ford'un başarısı elbette ele avuca sığmaz enerjisinden kaynaklanıyor.

Tüm enerjisini ve birikimini moda dünyasında harcamaya ancak, bunun haricinde sanatsal tüm aktivitelere katılması ve destek vermesi ile de "insani" değerlerden uzak kalmadığını vurguluyor. Takip ettiği çevrelerde ve kendisini takip edenlrde mutlaka entellektüel zekanın derinleşmiş olması gerektiğini savunan bir fikre sahip olmasının tek nedeni de yaptıklarının en ince ayrıntısına kadar anlaşılması. Kültür ve tarihsel birikim her zaman insan hayatında önemli bir yerde olduğu oldukça açık ancak, Ford'un hayatında belki de fazlası ile derinlerde. Sanat tarihi eğitimi aldığı dönemde moda ve elbette tasarımın tüm aşamalarının sanattan geçiyor olmasını keşfetmesi de uzun sürmüyor. Hızlı algılayan ve hızlı dönüşler yapan tasarımcı, "gençlik dönemleri" olarak adlandırdığı zamanlarını da biraz hızlı yaşamaktan pişman olsa gerek, 2011 yılının başından itibaren "duruşmuş" yeni bir Mr.Ford ile karşımıza çıkıyor. Devam eden dönemde sakin ve sınırları zorlayan özelliklerinden uzak kalmaya çalışarak yaşayan modanın yaramaz çocuğu, durulmasının en önemli sebeplerinden birini; gelecekte Armani ve Chanel gibi olmak istemesine bağlıyor olmalı. Ne kadar uçlarda yaşarsa yaşasın, köklü bir isme sahip olabilmek için, kişinin ve markasının "başarıları" ile adından söz ettirmesi önemli.

Yeniden sektöre dönüşünü New York defilesi ile kutlayan Ford, başarılarının devamını tasarımlarını kırmızı halılarda, moda haftalalarında ve benzeri prestijli ödül törenlerinde markasını tercih eden ünlü kadınlar ve erkekler sayesinde devam ettiriyor. Elbette başarılar bununla sınırlı kalmıyor, Mr. Ford Charlotte Tilbury ile işbirliği ile yaratılan Tom Ford Beaty makyaj malzemeleri kampanyası ile perçinliyor.

Moda dünyasına kararlılıkla dönüş yapan ve yaklaşık bır yıldır yeniden "işte o " dediğimiz işlere imza atan tasarımcı, hayatının hiçbir döneminde şimdiki kadar mutlu olmadığını, belki de bu durumun, son beş, altı yıl içinde daha önce varlığından emin olmadığı yeteneklerinin farkına varmamış olması ile alakalı olabileceğini, bir röportajında samimiyet ile dile getiriyor.

Kendine güvenini yeniden kazanan, hızlı yaşam tarzını bir kenara bırakarak, belki de ilerleyen yaşının gereksinimlerini yerine getirerek "uç fikirlerine" sınırlama getiren ancak, yine de kendini ispatlama çabasında kendisini tanıdığımız kadar azimle hareket eden tasarımcı, yaratıcılığını umuyoruz dilediği gibi bir Armani ve Chanel olabilmek için harcar. Lakin, biz Mr. Ford'un yitip gitmesini ve bizi büyüleyen tasarımlarından mahrum kalmayı istemeyiz!.