Yaşam 'Yeni orta sınıf meydana çıktı'

'Yeni orta sınıf meydana çıktı'

31.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Yeni orta sınıf meydana çıktı

Milliyet'ten okurlarına Türkiye Cumhuriyeti de 29 Ekim 1923'te, ilk Meclis'in toplandığı aynı binada kuruldu.Zaferden sonra 13 Ekim 1923'te "başkent" ilan edilen Ankara, bu binanın çevresinde şekillenmeye başlar. Tam karşısında halen Devlet Konukevi olarak kullanılan bina, cumhuriyetin ilk davetlerinin, ilk balolarının yapıldığı Ankara Palas'tır.O mütevazı taş yapının sol açığında, birbirine paralel üç büyük avluyu çevreleyen modern binalarla "Ulus İşhanı" kurulur. İlk Meclis binasının balkonundan görülen ilk avluya, Kurtuluş Savaşı'nı simgeleyen figürler ve Atatürk'ü at üzerinde tasvir eden heykel yapılır. Semtin adı uzun süre "Heykel" olarak anılacaktır.İşhanının hemen üzerinden Ankara Kalesi'ne doğru uzanan cadde üzerinde yapılan ve uzun süre "yürüyen merdivenler" diye dilden dile dolaşan modern çarşının adı da, Atatürk'ün Çanakkale'de askeri bir deha olarak sahneye çıktığı savaşların adını taşır: Anafartalar!22 Mayıs akşamı 6 kişinin yaşamını yitirdiği terörist saldırıya hedef olan Anafartalar Çarşısı'nın da bulunduğu "Ulus" semti, adını bu tarihsel arka plandan alır.Kendi yazgısına sahip çıktığı, cumhuriyet ve demokrasinin temellerini attığı yerde saldırıya uğrayan ulusumuz giderek artan şehit cenazelerinin arkasında yas tutuyor. Atatürk önderliğinde Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı yöneten TBMM, ilk toplantısını 23 Nisan 1920'de bugün müze olan Ankara'daki mütevazı taş binada yaptı. Türkiye'yi kritik kararların eşiğine getiren saldırıların hepimize yüklediği önemli görevler var. Milliyet'in "Teröre rehin düşmeyeceğiz" başlığıyla kaleme alınan başyazısındaki en temel göreve işaret eden şu satırların altını burada bir kez daha çiziyoruz:"... Yeni terör dalgasına büyük bir ulusal seferberlikle karşılık vermeliyiz.Türkiye, hükümeti, muhalefeti, devlet organları ve bütün kurumlarıyla teröre yekvücut bir şekilde karşı koymalı; bu mücadele demokrasiden geri adım atmadan, toplumsal dayanışmamızı güçlendirerek ortaya konmalıdır.Hükümet ve muhalefetin el ele vermeleri, bu toplumsal mutabakatın oluşması yönünde çok etkili bir adım olabilir..."Bu dönemde medyaya düşen önemli bir görevin, saldırılara hedef olan insanlar üzerindeki tahribata "haber" değeri atfetmemek ve toplumu terörize eden bu ayrıntıları yansıtmaktan kaçınmak olduğunu düşünüyoruz. Bu dönemde görevlerimiz Gazetemiz, "cumhuriyet mitinglerine katılan tarihi kalabalıkları kimlerin oluşturduğu" sorusunun yanıtlarının Türkiye'nin geleceği açısından önem taşıdığına inanıyor.Şu satırlar, mesleğimizin duayeni Hakkı Devrim'in salı günü Radikal'de yayımlanan yazısından:"Bazen düşünürüm, bugün bir gazetenin yazı işleri masasının başında ben oturuyor olsaydım, arkadaşlarımdan hangi konunun üzerine gitmelerini isterdim, diye...Bu suale verilen cevaplar açısından dün, bana en tanıdık gelen gazete Milliyet'ti. En merak ettiğim mesele üzerinde durduğu, son mitinglerin farkını oluşturan büyük kalabalıkların anatomisi konusuna ciddiyetle girdiği için. (...)Devrim Sevimay, birçok satırının altını çizerek okuduğum başarılı mülakatında, sosyoloji hocası Prof. Sencer Ayata'ya, bence şu dönemin ilk akla gelmesi gereken sualini sormuş:- Bu mitinglere katılanlar kim?.." 'En tanıdık Milliyet' Pazartesi günleri yayımlanan çarpıcı röportajlarıyla aramıza katılan Devrim Sevimay'ın ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sencer Ayata'ya bu soruyu yönelterek aldığı yanıtlar, tartışma gündemimize yeni kavramlar soktu.Uluslararası düzeyde ilgi gören çalışmalarıyla "bilim dünyası"nda saygın bir yeri bulunan ve aralarında Harvard'ın da bulunduğu dünyanın en iddialı üniversitelerinde dersler, seminerler, konferanslar veren Ayata, mitinglerde meydanlara çıkanın "yeni orta sınıf" olduğunu vurguladı. Ayata'nın, bu "yeni" sınıfı tanımlayan analizi geniş bir yankı yarattı.Bu analizde katılmadığı yönleri kaleme alan yazarımız Taha Akyol ile Prof. Ayata arasındaki tartışmayı, Türkiye'de özlenen bir "düzey"i ifade eden yönüyle de not ediyoruz.İlk sayısı 3 Mayıs 1950'de yayımlanan Milliyet'in 57. kuruluş yıldönümünü salı akşamı gazetemizde kutladık.Milliyet İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner, törendeki konuşmasında "Acaba Milliyet olmasaydı nasıl bir Türkiye olurdu?" sorusunu dosyalarımızdan örnekler vererek yanıtlarken yayımlarımızın objektif sonuçlarına da dikkat çekti:"Bu yıl bizim için ödüllerle dolu bir yıldı... Gazeteciler Cemiyeti ödüllerinde Milliyet 6 ödüle layık görülürken en yakın rakibimiz 2 ödül aldı. Türkiye Spor Yazarları Derneği Ödülleri'nde de toplam 7 ödül aldık. En yakın rakibimiz 4 ödül alabildi. Keza Sedat Simavi Ödülü'nü de yine Milliyet aldı..."Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin'in Milliyet'in yayın politikasına yön veren temel çerçeveyi tek cümlede vurgulayan törendeki sözleriyle noktalayalım:"Milliyet, Türkiye'de cumhuriyetin de, demokrasinin de en önemli güvencelerinden biridir!" dakin@milliyet.com.tr Prof. Ayata'nın analizi

Yazarlar