Her canlı kendinden önceki bir canlının devamı niteliğindedir ve her cins devamlılığını üreme fonksiyonu ile sürdürmektir bu da gebelik yoluyla gerçekleşmektedir. İnsanoğlunda gebelik yumurta ile spermin anne rahmine doğumdan yaklaşık 266 gün önce birleşmesiyle başlayan mucizevi bir süreçtir. Diğer bir değişle 9 ay 10 günlük bir süreci kapsamaktadır ve bu dönem kadınların hayatında en önemli olaylardan biri olmaktadır. Çünkü gebelik döneminin tamamlanmasıyla birlikte kadın “anne” ya da “ebeveyn” olma rolüne geçecektir. Aynı zamanda bu dönemde kadınların hem biyolojik hem de psikolojik değişimleri bir arada yaşadığı dönemi kapsamaktadır. Bu özelliğiyle gebelik dönemi kadınların ruh sağlığını etkileyebilmekte, strese ve kaygıya neden olabilmektedir. Kadınların ruhsal dünyası gebelik dönemini etkilediği gibi gebeliğin kendine özgü özellikleri de kadını ruhsal ve duygusal yönden yaşantısına etki etmektedir. Birde üzerine korona virüs döneminde yaşanan gebeliklerin stres ve kaygı düzeyi daha fazla olabilir.
Gebelik dönemindeki kadınlar bir taraftan sağlıklı bir şekilde hayatta kalma endişesi yaşayabilmekteyken diğer taraftan da doğumu başarı ile gerçekleştirme, sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilme, bebeğine sütünün yetmesi, annelik rolünü gerçekleştirebilme, iyi bir ebeveyn olabilme gibi düşünceler yaşamaktadır. Fakat karşılaştığımız salgın döneminde bu düşünceler tehdit altında olduğundan ve yeterli cevapları olmadığından gebelerde korku veya kaygı bozukluğuna yol açabilmektedir.
Peki öncelikle bilmeliyiz ki korku ve kaygı birbirinden oldukça farklıdır. Korkunun olması gayet normal bir durum olup, olmaması halinde bir problem var demektir. Kaygı bozukluğu yaşadığınızı son 1 aydır geçmeyen ileri düzeyde gerginlik, el ve ayaklarda titreme, dehşete kapılma, kriz geçirme korkusu,
‘KORONAVİRÜSE YAKALANMA KORKUSU’dur. Doğum günü gelene kadar aklınıza birçok soru gelebilir. – Acaba bebeğim doğumda korona virüsüne yakalanır mı? – Bebeğim korona virüsünü atlatabilir mi? gibi sorular sizin peşinizden gelecektir. Bu kaos döneminde aklımıza gelen soruların cevabını önceden hiçbirimiz tahmin edemeyiz veya verilen cevaplara da güvenemeyiz. Çünkü her gün farklı cevaplar duyuyoruz. Bizim bu dönemde yapabileceğimiz en güzel şey korkulu soruların peşinden koşmadan günde olabilmek, sakin kalabilmek ve elimizde olan imkanlar ile kendimizi korumaktır. Sonuçta doğum yapmak için hastaneye de gitmek zorundayız, korona virüsünden korkarken hastaneye gitmezsek belki başka süreçler bizi bekleyebilir. Ayrıca ne kadar şikayet edersek edelim doğum süreci olmasa hastaneye yatmak zorunda olabileceğimiz belki başka bir hastalığımız da olabilir. Bu sebepten şikayet etmeden sakin kalmaya çalışmak erken doğum riskinizi de azaltır. Hormonal değişikliklerden dolayı bu korkuların ardı arkası kesilmiyorsa bilişsel davranışçı terapi eğitimi almış bir klinik psikologdan online psikoterapi yardımı alabilirsiniz. Ama bu seviyeye gelmediğini düşünüyorsanız günlük olarak diyafram nefesi yapmak ve bilişsel davranışçı terapilerinin kitaplarından yararlanmakta size fayda sağlar.
Son olarak en önemli adım; doğumdan sonra 15 gün kendimizi karantinaya almaktır. Bebeğin dünyaya gelmesi o kadar heyecan verici bir duygudur ki bunu herkesle paylaşmak isteriz. Fakat ailelerimizin iyiliği için bu ziyaretleri önlemler alarak 15 gün sonra yapmakta fayda var.
Uzman Klinik Psikolog
Aslıhan Değerli Aytoğan