Fiili ayrılık sonrası boşanma

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine MK166/4 çerçevesinde ortak hayatın kurulamaması sebebiyle boşanmaya karar verilir.

Medeni Kanunda özel olarak düzenlenen bu boşanma sebebi “ortak hayatın kurulamaması” veya “fiili ayrılık” sebebiyle boşanma olarak bilinmektedir. Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davalarında hakim, boşanmaya neden olayların evliliğe olan etkisini araştırmaz. Sadece fiili ayrılık sebebiyle boşanmaya karar vermek için yeterli şartların olup olmadığını araştırır.

Haberin Devamı

Medeni Kanun’da belirtilen üç yıllık sürede, ortak hayatın hiçbir şekilde kurulamaması ve bu sürenin kesintisiz devam etmesi gerekir. Bu süre hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Tarafların bu süreçte ortak hayatı zaman zaman devam ettirmiş olmaları durumunda, ortak hayat kurulamaması sebebiyle boşanma davası açılması mümkün değildir. Ancak tarafların çocuklarını görmek için kısa süreliğine yan yana gelmiş olmaları, ortak hayatın kurulduğu anlamına gelmemektedir.

Fiili ayrılık sebebiyle boşanmanın şartlarına ilişkin değerlendirme yapan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/1286 E. 2019/142 K. 14.02.2019 tarihli içtihadında şu değerlendirmelerde bulunmuştur:

“Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi; “Boşanma sebeplerinin herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir” hükmünü içermektedir.

Anılan madde gereğince boşanma kararı verilebilmesi için ilk koşul, reddedilen bir boşanma davasının bulunmasıdır. Bu davalarda reddedilip kesinleşen ve boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan bir davaya dayanılabilir. Ret kararının kesinleşmiş olması dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır.

Haberin Devamı

İkinci koşul, ret kararının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulamamış olmasıdır. Hemen belirtilmedir ki, ortak hayatın kurulması ile kastedilen, evlenmenin genel hükümlerinde tanınan hakların kullanılması ve yükletilen görevlerin yerine getirilmesini üstlenecek şekilde eşlerin bir araya gelmesidir. Yargıtay içtihatlarında da benimsendiği üzere çocukların ihtiyaçlarını karşılamak, ölüm, düğün gibi haklı sebeplerin gerektirdiği hâller için bir araya gelmek, TMK’nın 166/4. maddesi kapsamında ortak hayatın yeniden kurulduğu anlamına gelmez.

Üçüncü koşul ise ret kararının kesinleşmesinden sonra üç yıllık bir sürenin geçmesidir. Bu süre kesintisiz olmalı ve hâkim tarafından resen gözetilmelidir.

4721 sayılı TMK’nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkan bu madde uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için mahkemece kusur araştırması yapılmasına gerek bulunmadığı gibi boşanma kararı verilmesini isteme hakkının sadece davacıya değil davalıya da tanındığı madde metninden anlaşılan diğer bir husustur.”

Haberin Devamı

Görüleceği üzere fiili ayrılık sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için kanunun aradığı her üç şartın da birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

Sağlıklı Günler

Avukat Yaşar ÖKSÜZ

avyasaroksuz@gmail.com

05455443550

yasaroksuz.av.tr