Ketojenik diyetin diğerlerinden farkına ilişkin Hatice Kübra Bayer, “Normal sağlıklı beslenme programlarında sınırlı miktarda tüketilmesi istenen pek çok besin türü, bu diyetlerde temel enerji kaynağı olarak tercih edilir. Özellikle karbonhidratlar konusunda oldukça katı olan bu beslenme tarzında ekmek de dahil tüm unlu ürünler ve tahıllar yasaktır. Ana ve ara öğünlerde de olmak üzere diyetin büyük bir kısmı yağ kaynaklarından oluşur” açıklamasında bulundu.
Ketojenik diyetin çoğunlukla epilepsi hastalarında nöbetlerin azaltılması amacıyla kullanıldığına dikkati çeken Bayer “Buna ek olarak bazı metabolizma hastalıkları, Parkinson, Alzheimer, beyin ve sinir sistemi hastalıkları, otizm gibi çeşitli hastalıkların tedavi sürecinde de uygulanabilir. Son dönemlerde zayıflama amacıyla da kullanılıyor” bilgisini verdi.
Uygulaması oldukça zor olan ketojenik diyetin risklerini sıralayan Bayer, “Ketojenik diyet, uygulaması ve sürdürülebilirliği oldukça zor ve vücutta neden olabileceği olası zararlar nedeniyle uzun süre devam ettirilmesi mümkün değil. Yüksek yağlı beslenme, yetersiz posa alımı, kolesterol ve diğer kan lipitlerindeki artış nedeniyle kalp ve damar hastalıkları açısından oldukça büyük risk oluşturur.
Ayrıca ketojenik diyet uygulayan bireylerde; düşük karbonhidrat içeriğinden dolayı bilişsel fonksiyonlarda yavaşlama ve zeka geriliği gözlenebilir. Ketojenik diyet; her bireyin uygulaması mümkün olmayan, ancak belirli tıbbi analizler ve tetkikler yapıldıktan sonra doktor veya diyetisyen kontrolünde yapılması gereken bir beslenme programıdır” dedi.