Aşkın dilini keşfetmek zor değil! İşte birbirinizi anlamanız için 5 kilit soru
03.05.2025 - 10:58 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
İlişkiler, ancak her iki taraf da sürekli olarak büyümeye ve birbirini anlamaya istekli olduğunda gelişebilir. İşte bu nedenle iyi ilişkiler kendiliğinden oluşmaz, emek verilerek şekillendirilebilir. İşte size ve eşinize birlikte büyümenizde yardımcı olacak 5 önemli soru.
Milliyet.com.tr ÖZEL - Current Directions in Psychological Science dergisinde yayımlanan bir araştırma, "Michelangelo fenomeni"nin çiftler arasındaki karşılıklı gelişimi ve değişimi desteklemede ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.
Tıpkı Michelangelo'nun bir mermer bloğunun içinde gizli olan potansiyeli görmesi gibi biz de partnerimizin değişen düşüncelerini, duygularını ve hayallerini tahmin etmek yerine aktif bir şekilde ortaya çıkarmalıyız. Bilinçli sorular sormak, daha derin bir bağ, duygusal güvenlik ve ortak bir amaç yaratacaktır.
İşte size ve eşinize birlikte büyümenizde yardımcı olacak 5 önemli soru:
1- Sorunu çözmek için birlikte mi hareket ediyoruz?
Çatışmalar hayatın kaçınılmazları arasındadır, ancak onlara nasıl yaklaştığınız ilişkinizin kalitesini belirleyen önemli bir unsur. Morton Deutsch'un İşbirliği ve Rekabet Teorisi'ne göre, hedeflerini ortak gören (karşıt değil) çiftler daha iyi iletişim kurabilir ve daha güçlü olabilir.
Bir ekip olarak hareket ettiğinizde, partnerinizin mutluluğunu kendi mutluluğunuz gibi görme olasılığınız artacaktır. Bu durum, birbirinizin başarılarını coşkuyla kutlamanızı ve zorluklarla omuz omuza mücadele etmenizi sağlayacaktır. Engelleri kişisel sorunlar yerine ortak savaşlar olarak algılarsınız. Bu yaklaşım, güveni ve karşılıklı gelişimi güçlendirir, böylece sadece kendi büyümenize değil, birbirinizin gelişimine de yatırım yaparsınız.
Rekabetçi bir yaklaşım ise, farkında olmadan partnerin başarısını kendi başarınıza bir tehdit olarak algılamanıza ve gurur yerine güvensizlik duymanıza yol açabilir. Anlaşmazlıklar, sorunu çözmekten ziyade "kazanmanın" önemli olduğu bir puan toplama veya güç gösterisine dönüşebilir. Sonuç olarak, ilişki zamanla güveni ve duygusal güvenliği zedeleyen gizli (veya açık) bir savaş alanına dönüşebilir.
2- Şu anda benimle duygusal olarak güvende hissediyor musun?
Duygusal güvenlik, sağlıklı bir ilişkinin temelidir. Bu sadece sevgiyle ilgili değil, aynı zamanda özellikle zorlu konuşmalar sırasında anlaşıldığını, duyulduğunu ve saygı duyulduğunu hissetmekle ilgilidir.
Family Process dergisinde 2016'da yayınlanan bir araştırma, bu tür bir güven duygusunu geliştiren çiftlerin olumsuz tartışma döngülerinden çıkıp yeniden bağlantı kurmada daha başarılı olduklarını gösteriyor. Duygusal Odaklı Terapi (EFT) uygulayan terapistler, "Ne kadar üzgün olduğunu duyuyorum" veya "Gergin hissediyorsun gibi" gibi basit onaylayıcı ifadeler kullanarak partnerlerin bu güveni inşa etmelerine yardımcı oluyor.
Bu yöntemleri terapi seansları dışında da kullanabilirsiniz. Nazik bir şekilde konuşmayı deneyin ve birbirinizi anladığınızı göstermek için partnerinizin kelimelerini kullanın. Geçmişteki tartışmaları tekrar açmak yerine şu ana odaklanın. Günlük hayatta, gerçekten dinlemek veya ses tonunuzu yumuşatmak gibi küçük değişiklikler bile partnerinizin duygusal olarak güvende hissetmesini sağlamada büyük fark yaratabilir.
3- Son zamanlarda senin için ne değişti, nasıl daha iyi bir partner olabilirim?
Partneriniz için bir yıl önce önemli olan şeyler bugün aynı olmayabilir. Bu soru, partnerinizin geçmişte kim olduğuna değil, şu anda kim olduğuna dikkat ettiğinizi gösteriyor. En önemlisi de partnerinize büyümesi ve değişmesi için alan tanıdığınızın bir işaretidir. Örneğin, siz başarılı olurken partneriniz iş yerinde stresliyse, herhangi bir üstünlük ima etmekten kaçının. Bunun yerine, "Daha fazla desteklendiğini hissetmene nasıl yardımcı olabilirim?" diye sorabilirsiniz.
İlişkilerde anlaşılma hissi üzerine 2017 yılında yapılan bir araştırma, genelde kendi duygularımızı başkalarına yansıttığımızı ve onların da bizi bizim kendimizi gördüğümüz gibi gördüğünü varsaydığımızı ortaya koyuyor. İnsanların bizi olduğundan daha fazla anladığını düşünüyor ve düşüncelerimizin ya da duygularımızın olduğundan daha açık olduğuna inanıyoruz. Ayrıca partnerlerimizin de gerçekte olduklarından daha çok bize benzediğini varsayıyoruz.
Bu varsayımlar, partnerimizin bizi ne kadar anladığı konusunda bir kafa karışıklığına neden olabilir. Bu varsayımları düzeltmek için aktif dinleme pratiği yapın ve kendi duygularınızı yansıtmak ya da ilişkinizin başında oluşturduğunuz varsayımlara dayanmak yerine "Destek şu anda senin için ne anlama geliyor?" gibi açıklayıcı sorular sorun.
Partnerinizin ihtiyaçlarının ve bakış açılarının sizinkinden farklı olabileceğini kabul edin ve zihin okumaya çalışmaktan kaçının. Düzenli olarak bu konuyu konuşmak, sadece geçmişteki varsayımlara değil, partnerinizin şu anki haline göre hareket etmenizi sağlayacaktır. Ne düşündüğünüzü "bildikleri" veya onları tam olarak anladığınız inancına meydan okuyarak, daha derin ve daha bilinçli bir bağ kurarsınız.
4- Aşk şu anda senin için ne anlam ifade ediyor?
Bir ilişkinin başlangıcında, fiziksel temas baskın bir sevgi dili olabilir; el ele tutuşmak, sarılmak veya öpmek sevginizi göstermenin temel yolları olabilir. Ancak hayat ilerledikçe ihtiyaçlarımız da değişiyor. İş, ebeveynlik ve aile büyükleriyle ilgilenmek gibi sorumlulukları olan bir eş, fiziksel sevgiden ziyade yardım görmeyi daha çok isteyebilir. Bu değişim daha az sevmekle ilgili değil, sevgiye farklı bir şekilde ihtiyaç duymakla ilgilidir. Bu nedenle düzenli olarak "Son zamanlarda sevildiğini hissettiren şeyler ne?" sorusunu sormak önemlidir.
PLOS One'da 2022'de yayınlanan bir çalışma, partnerlerin sevgiyi tercih ettikleri şekilde aldıklarında romantik ve cinsel olarak daha mutlu olduklarını gösterdi. Şaşırtıcı bir şekilde, yüksek empati yeteneğine sahip olanlar bile her zaman doğru tahminde bulunamadı.
Bu, tahmin etmenin yeterli olmadığının ve sevgi dillerinin siz fark etmeden sessizce değişebileceğinin kanıtı konumunda. Bazen sevgi odaklı bir dokunuş, bazen alan yaratma, bazen onaylayıcı sözler veya ortak hedefler olabilir. Sevginin "nasıl"ı aktif ve karşılıklı olmalıdır. Eğer sevgi diliniz değiştiyse, partnerinizin tahmin etmesine izin vermeyin, bunu ona söyleyin. Sessiz kalmak sadece aranızdaki mesafenin artmasına yol açacaktır.
5- Hâlâ birlikte mi hayal kuruyoruz yoksa sadece hayatı mı yönetiyoruz?
Uzun süreli ilişkiler yavaş yavaş bir rutine dönüşebilir; yemekler, ev işleri, okul gidiş gelişleri ve faturalar gibi. Ancak bir ilişkiye yeniden canlılık katan şey, paylaşılan hayallerdir; gelecekteki bir seyahat, yaratıcı bir proje veya sadece birlikte yaşamanın yeni bir yolu.
Akşam yemeğinden sonra, çocuklar yattığında ve verandada baş başa kaldığınız o sessiz anları hâlâ yaşıyor musunuz? Çocuklar üniversiteye gittiğinde yapmak istediğiniz seyahatler gibi bir sonraki adımlar hakkında konuşuyor musunuz? Hedefleriniz hâlâ birbiriyle uyumlu mu? Partneriniz geleceğinizin bir parçası olma düşüncesiyle gülümsediğinde içiniz ısınıyor mu?
İlişkiler sadece büyük jestlerle kurulmaz. Bazen sadece yalnız kalmak istersiniz, bu bir sorun değil. Ancak rutinler devreye girdiğinde ve iletişim azaldığında, birbirinizi hafife almaya başlamak kolaydır. İşte o zaman işler ters gitmeye başlayacaktır.
Zaman zaman, ortak hayatınızı, sürekli yeni görüntülere dönüşen ve her şeyi yeniden düzenlemenizi gerektiren bir yapboz gibi yeniden hayal etmeniz gerekiyor. İlişkinizi düzenli aralıklarla yeniden hayal etmek, size aslında tekrar tekrar hayal edebileceğiniz büyük bir resim olduğunu hatırlatacak.
