Editörün Seçtikleri Sıcak yürekler

Sıcak yürekler

06.07.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sıcak yürekler

Sıcak yürekler

Sıcak yürekler
       ANZER'den dönerken farkında olmadan Ayten Alpman'ın dillerden düşmeyen şarkısını mırıldanıyorum.
       "Havasına, suyuna. Taşına toprağına. Bin can feda olsun benim yurduma.
       Her köşesi cennetim, ezilir yanar içim. Bir başkadır benim memleketim."
       Bu Anzer'in düş yolları.. Dağları, tepeleri; dereleri, gölleri; çiçekleri, insanları; beni başka, hem de çok başka dünyalara götürüyor.
       Hayal kuruyorum; senede bir ay yeşille mavinin kucak kucağa yaşadığı köşelere gelip sevenlerimle bu görkemli doğayı paylaşmak istiyorum. Kimbilir; belki gerçekleşir diye umuyorum!
       Gecenin alacasının iyiden iyiye çöktüğü saatlerde, Genesis (hep sis var ya) otel'e giriyoruz. Köşedeki şömine yeni yanmaya başlamış; çıtır, çıtır. Hava soğuk, dipdiri..
       Ertesi sabah yine erkenden yollara düşüyoruz. Sis öylesine yoğun ki, sepetleri sırtında yolda yürüyen 3 genç kızı bile son anda fark ediyoruz. 2 bin 600 rakımdaki Ovit Geçidi'ne yaklaşırken sisler arasında karlı bir dağ beliriyor; sanki üstümüze yıkılacak.

       Zirveye ulaştığımızda sis artık geride kalıyor. Yolun kenarında, elinde değnek Erzurum'a gitmek için otobüs bekler çoban Mehmet! Ovit Yaylası bu; biraz yeşilden uzak, sade taştan yayla evleri ve bal kovanları var. Bir kadın gürül gürül akan Çoruh Nehri'nde çamaşır yıkıyor!
       Yukarı Özbağ'ı geçince ayrılıyor yolumuz Erzurum'la; şimdi İspir var sırada.
       Türlü meyva ağaçları ile kaplı İspir'de görkemli kalenin yanından geçip Belediye Başkanı Seyfettin Yazıcı'nın makamına geliyoruz.
       Başkan dertli mi dertli. Kışları Ovit Geçidi 6 ay kardan kapanırmış. Oysa ili Erzurum ama Rize ile ticaret yaparlarmış. Rize'ye en yakın yer de Ovit Geçidi imiş. Erzurum'a giden yolların bir bölümü asfalt bile yapılmamış. Ve tüccar taa Yusufeli, Artvin üzerinden Rize'ye ulaşmak zorundaymış. Laleli, İspir, Güllübağ, Arkun ve Aksu barajları da hep plan üzerinde kalmış. Çoruh'un yanıbaşındaki İspir'i, rafting merkezi yapmayı bile çok görmüşler.
       O çılgınca akan Çoruh'un üzerinde bir köprü de yok; 500 metrelik yeri bir saatte alırlarmış. Fabrika yok, yol yok, işsizi bol ispir'in. Aylık ödenek mi? "Devlet Baba" 6 milyar yollarmış. Oysa sadece işçinin maaşı 8 milyar; Başkan mucize üzerine mucize yaratırmış.
       Çözülememesi için bir neden olmayan ama dert yumağı haline gelen devletin "üvey evladı" İspir'den ayrılıyoruz.

       Yol kenarı meyva ağaçları ile kaplı, dayanamayıp kayısı topluyoruz.
       Doğa vahşi mi vahşi; vadinin karşı tarafında bir köy, üzeri simsiyah "zimin" otu ile kaplanmış. Çamlıkaya'dan sonra asfalta veda edip, toprak yola giriyoruz. İşte Sırakonaklar yol ayrımı; içeri giriyoruz. Binbir renk çiçekle kaplı yol, ılgın ağaçları suya değmiş. Ve 20. yüzyıl başlarına kadar Ermeniler'in merkezi Sırakonaklar'dayız artık. Eski adı Hotuçur (otu suyu bol olan yer demek) olan ana köy; sonra sırasıyla Süniş, Kirman, Taşbaşı, Gamut, Keut, Vayna, Çiçula, Kaprens, Ahbini, Babonos mahalleleri. Hepsi birbirinden güzel, bahçe içinde üç katlı taş evler. Zirveleri karla kaplı Kaçkar Dağları; arka yüzünde Kovran, Ayder yaylaları.
       Önce Süniş Mahallesi. Canayakın, kaçıgöçü olmayan Hayriye Kaçmaz geliyor yanımıza. Hep birlikte evlerine gidiyoruz. Ev değil, konak mübarek. Duvarlar 80 cm. kalınlığında, tavanlar yüksek. Alt katta iniyoruz. İki büklüm bir halde bulaşık yıkayan Safiye nine ve kocası Ahmet Kaçmaz ile kucaklaşıyoruz. Önce, "Çay içer misiniz?" ikramı. Hayır deyince, "Bari kahvaltı edin" diyorlar.
       Karnımız aç, nasıl reddederiz bu cazip teklifi. Sofrada tereyağ, tel peynir ve reçel var. Bakıyorum, "Hele şu tereyağını eritip, içine peynir koysanıza." O iki büklüm Safiye teyze birden 18'lik genç gibi dimdik olup, koşarak yanıma gelip, öpmeye başlıyor. "Bilir misin bizim mıhlamayı, sever misin? Kara lahana çorbası da içer misin?"
       Körün istediği bir göz, verdi iki göz. Yenmez mi gelin Hatice'nin o güzel tereyağda pişirdiği mıhlama? Gelsin tandır ekmeği, gelsin mıhlamalar. Kilo alacakmışım; varsın olsun, kaçar mı bu ziyafet?
       Bebesinden dedesine inanılmaz bu Kaçmaz ailesi. Sevgi dolu, misafirperver, kadife gibi insanlar.

       Ermeniler gittikten sonra Pazar'dan, Of'dan gelip yerleşmişler buralara. Evleri de sevmişler, bozmamışlar bu güzelliği. Köyün alt taraflarındaki kiliseyi, camiye çevirip, ibadetlerini de yapmışlar.
       Artık ayrılık vakti geliyor. "Ne olur gitmeyin, kalın bu gece burada" isteklerini "gönülsüz" geri çevirmek zorunda kalıyoruz. Köyün tüm çoçukları ile birlikte dereleri geçip, dağlara, tepelere çıkıyoruz. Manzara o kadar güzel ki! Birden Münevver hanım koşarak geliyor yanımıza ve buz gibi kızılcık şerbetini uzatıyor. Ben ne diyeyim; o kadar sıcak ki bu insanlar.
       Bu kez Keut Mahallesi'nde oturan Abit beyi yanımıza katıyoruz. Yolda üç ağaç kovuğundan yapılmış bir çeşme. Çivi yerine tabanca ile mıhlamışlar ağaçları! Pek de güzel olmuş. Nihayet Keut Mahallesi. Burası da çok güzel; evler dokulu, insanlar sıcak. Defineci İsmail Yağcı geliyor yanımıza. Yaş 55; 30 yıldır hazine ararmış bu dağlarda, ama hiçbir şey bulamamış. Şimdi bir mağaraya göz koymuş, define izni alabilmek için devlet dairelerinin kapısını aşındırmaya başlamış.
       Son olarak derenin üstündeki ahşap köprüden geçip, bir zamanlar kilise olan camiye geliyoruz. Herşey ilk günkü gibi duruyor; İşlemeler güzel, mimari güzel.
       Aklımız bu köyde kala kala, ayrılmak zorunda kalıyoruz. Yollar uzun, yollar engebeli, yollar toprak. Devlet hiç gelmemiş ki buralara.

       * ANZER'den anayola çıktıktan 7 km. sonra, yolun solunda çam ağaçları arasındaki Genesis Otel var. Oda ve yataklar büyük, kaloriferli, duşlu tuvaletli. Derenin yanıbaşındaki tesiste yemekler ve musluklardan akan su çok lezzetli. Tamer Topçuoğlu'nun yemek sırasında orgla çaldığı müzik kulakları patlatmıyor; yumuşacık. Otel Müdürü Mustafa Yılmaz, Rize Valiliği izin verirse ormanın içine 35 bungolov yapacaklarını, ileride bu sayıyı 100'e çıkarmayı düşündüklerini söyledi. Projeler arasında disko, sauna, mini futbol sahası, tenis kortu, helikopter sahası, jiplerle yayla turu da var. Karadeniz'de turizmi teşvik etmek istiyorsak, işadamlarına çağrı; "Bölge toplantılarınızı, panellerinizi burada yapın." Tel: 0 464 476 80 90.
       * Çamlıkaya - Sırakonaklar arası yol stablize ve 7 km. Anayol ile ilk mahalle Süniş ise 8 km. Yol tabii toprak ve engebeli.
       * İspir'den çıkıp Bahçeli yol ayrımına geldiğiniz zaman 1 km. içeri girip mezarlık bölgesine gidin. Orada Numan Bey'in anıt mezarı var.

       YARIN: YUSUFELİ, ARTVİN

Yazarlar