Buradan hareketle; Lancet Gıda, Gezegen ve Sağlık Komisyonu adlı bir komitede; tarımdan iklim değişikliği ve beslenme alanında uzman 37 Dünya Bilim Adamından oluşan bir ekip tarafından 2 yıl süren çalışmalar sonucunda ‘Gezegensel Sağlık Diyeti’ adı altında bitki bazlı yiyecekler bakımından zengin ve hayvansal kaynaklardan daha az yiyecek içeren besleyici ve sürdürülebilir bir diyet için bilimsel bir fikir birliği oluşturuldu.
• Tam tahıllar • Patates gibi nişastalı sebzeler hariç, sebzeler (günde 300 g) ve meyveler (günde 200 g) • Fasulye ve mercimek gibi baklagiller (günde 75 g) • Fındıkgiller (Günde 50 g) • Doymamış yağlar (zeytinyağı gibi) • Haftada iki kez balık
• Her gün bir porsiyon süt, peynir veya yoğurt • Haftada birkaç kez kümes hayvanları • Haftada iki yumurta Sınırlı • Haftada bir kez kırmızı et • Eklenmiş şekerler – Günde şekerden gelen kalori 120 kcal’den (yaklaşık 8 çay kaşığı şeker) fazla olmamalıdır. Meyveler şeker ilavesi olarak sayılmıyor. **Bu yemek planındaki proteinin çoğu fasulye gibi bitkisel kaynaklardan geldiğinden keto, paleo veya düşük karbonhidratlı diyetleri takip edenlere zor gelebilir. Ancak dediğimiz gibi, herkes için doğru bir diyet yoktur. Tarımın gezegene zararı neler ?
Lancet Raporu’na göre; Büyüyen gıda ve ormancılık için arazi kullanımı, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık ¼’ünü oluşturmaktadır. Bu, elektrik ve ısıtma ile aynıdır ve büyük ölçüde gezegendeki tüm trenlerden, uçaklardan ve otomobillerden daha fazladır. Gıda sektörünün çevresel etkisine daha yakından baktığınızda, et ve süt ürünlerinin ana faktörler olduğu görülmektedir. Tüm dünyada, hayvancılık, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının % 14,5 ila % 18'ini oluşturmaktadır.
Diğer ısınma gazlarına gelince, tarım hem metan hem de azot oksit emisyonlarına katkıda bulunan liderlerden biridir. Tarım ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) dünya çapında sağlık için bir tehdit olduğunu söylediği, çiftliklerden gelen amonyak ile önemli bir hava kirliliği kaynağıdır. Benzer şekilde, su söz konusu olduğunda, tarım ve gıda üretimi, sulama için küresel tatlı su kaynaklarının % 70'ini tüketen en büyük tehditlerden biridir sonucuna varılmıştır.
“Gezegensel Sağlık Diyeti” terimi, araştırmacılar tarafından bize kendi kişisel sağlığımıza odaklanmamız gerektiğini aynı zamanda gezegenimizin ve doğal sistemlerin sağlığını da düşünmek zorunda olduğumuzu hatırlatmak için öne sürülmüştür. Küresel gıda üretimi, iklim istikrarını ve ekosistem direncini tehdit etmektedir. Kırmızı eti seven ve sıklıkla tüketen toplumlarda olduğundan tabi ki et pazarlama kurulları hemen karşı görüş olarak böyle bir uygulamanın çevre üzerinde çok az etkisi olduğunu ve insanlara zarar verebileceğini öne sürse de Komite bu tarz bir diyet değişimi ile 2050 yılına kadar yaklaşık 10 milyar insanı doyurabileceğini ön görmektedir.
Komitenin 2050’yi hedef almasında ki amaç ise çoğu insanın bu yeni yeme planına uymasının zor bir değişim süreci olduğundan kaynaklıdır. Rapor, bu hedefe ulaşmak için, meyve, sebze, fındık ve baklagillerin küresel tüketiminin iki katına çıkması ve kırmızı et ve şeker gibi gıdaların tüketiminin yüzde 50'den daha fazla azaltılması gerektiğini kaydetmektedir. Komite bu diyetin bir yoksunluk diyeti olmadığını aksine esnek ve zevkli bir sağlıklı beslenme modeli olduğunu dile getirmektedir. Araştırmacılar, diyetin her yıl yaklaşık 11 milyon insanın ölmesini önleyeceğini dile getirmektedir. Et ürünlerinin tamamıyla yasaklanmamasının nedeni ise vegan diyetinin en sağlıklı seçenek olup olmadığının henüz netlik kazanmamasıdır.
Avrupa ve Kuzey Amerika’nın kırmızı eti, Doğu Asya’nın balıkları ve Afrika’nın da nişastalı sebzeleri kesmesi gerektiği vurgulanmıştır. Lancet komitesi ulusal ve uluslararası kuruluşlardan gıda üretimi, sağlıksız alternatifler yerine sağlıklı yiyecekleri daha erişilebilir ve uygun fiyatlı hale getirmenin yanı sıra dağıtımı ve pazarlaması konusunda kapsamlı değişiklikler yapma taahhüdünü istemektedir.
Komite bilim adamları bu diyeti gerçekten kişisel sağlığımızın ve gezegenin ve geleceğimizin iyiliği için bir kazanç olarak görmektedir. Raporda kapsamın çok büyük olduğu kabul edilmekle birlikte, insanlığın hiçbir zaman küresel gıda sistemini öngörülen ölçekte değiştirmeyi amaçlamadığı vurgulanmıştır. Bu amaca ulaşmak, sayısız değişikliğin ve benzeri görülmemiş küresel iş birliğinin ve taahhüdünün hızlı bir şekilde benimsenmesini gerektirecektir sonucuna varılmıştır.
**Daha az kırmızı et tüketerek ve daha fazla sebze, tam tahıllar ve kurubaklagilleri diyetinize almaya çalışarak kendinize düşen rolü üstlenebilirsiniz.