25.08.2021 - 15:39 | Son Güncellenme:
2019 yılında yapılan bir araştırma cinsiyet, yaş, eğitim, medeni durum ve gelir düzeyi gibi faktörlerden bağımsız olarak beslenme kalitesinin kötü olmasının ruh sağlığını da olumsuz etkilediğini ortaya koydu.
Kızarmış besinler, ilave şeker oranı yüksek yiyecekler ve rafine haldeki tahılların hepsinin depresyondaki artışlarla ilişkili olduğu belirtildi.
2012'de yayınlanan bir başka araştırma ise fast food tüketenlerin tüketmeyenlere oranla depresyona girme olasılığının yüzde 51 daha fazla olduğunu kanıtladı.
Kendimizi kötü hissettiğimizde ilk sarıldığımız şeyler genellikle bol karbonhidratlı, şekerli yiyecekler oluyor.
Ancak kış aylarında depresyonun seyrini inceleyen 2019 tarihli bir araştırma, şeker tüketiminin beyindeki enflamasyonu artırarak depresif belirtileri şiddetlendirdiğini işaret etti.
Bu sonuç aşırı şeker tüketimi, enflasmasyon ve duygudurum bozuklukları arasında bir bağlantı olduğunu gösteren birkaç çalışma ile de uyumlu.
Liften fakir beslenme, kötü bağırsak sağlığı ile ilişkilidir. Oysa bağırsak sağlığının psikolojik rahatsızlıklarla olan ilişkisi özellikle son 5-6 yılın en önemli konusu haline geldi.
Yapılan pek çok araştırma da beslenme ve probiyotikler yoluyla bağırsak sağlığını iyileştirmenin, genel olarak kaygı ve depresyonu olumlu yönde etkileyebileceğini söylüyor.
2015 yılında yapılan bir araştırma, aşırı yağlı beslenmenin yol açtığı vücut ağırlığı ve kan şekeri değişikliklerinin, beyinde anksiyete ve depresyon semptomlarını artırdığını gösterdi.
Hatta öyle ki aşırı yağlı beslenme anne karnındaki bebeklerin bile anksiyete ve depresyon geliştirme olasılığını artırabiliyor.